Ve Tanrı Saint Tropez’yi yarattı

MEGAYAT MUTFAKLARI

000_YAT126_DENIZEt Dieu…crea la femme.

Saint Tropez’de çekilen meşhur filmin Fransızca orjinal ismi. Anlamı, ‘Ve Tanrı Kadını Yarattı!’ Sözü geçen kadın gibi kadın elbette ki 50’li yılların ilahesi Brigitte Bardo. Duymuşunuzdur filmi.

Saint Tropez mi Brigitte Bardo sayesinde ünlenmiş yoksa B.B mi Saint Tropez’de geçen bu film sayesinde ünlemiş o kısmı biraz tavuk mu yumurtadan denklemiyle benzeşiyor ancak bu küçücük tefecik kasabanın, kasaba olmaktan çıkıp magazin dergisi tabiriyle ünlü isimlerin uğrak yeri haline gelişinin, 1950’lerden sonra gerçekleştiği aşikar. O yıllardan beri bu köyde elini sallasan milyonere bilyonere çarpıyor.

IMG_5255Nasıl bir hayat var peki Saint Tropez’de?

Çok mu şaşalı bir atmosfer var da milyonluk megayatına atlayan soluğu Saint Tropez’de alıyor? Evet var! Ya da yok. Kente nereden baktığına bağlı. Merkezinde özgün yapısını koruyan rengarenk eski Fransız evleri, alt katlarında da pahaca yerinde kıyafetler satan butikler bulabilirsiniz. Bir de Pampelonne koyu var. Meşhur mu meşhur, pahalı mı pahalı bir koy! Bir ara bir megayat misafirinin Pampelonne’daki dünya markası Nikki Beach’de bir günde harcadığı paranın faturası internete düşmüştü. Tam 150.000 Euro. Listede şişe şişe Dom Perignon, Cyristal şampanyalar, ıstakozlar, havyarlar, faturanın sonunda da iki fincan çay vardı. Komik bir ironi gibi. O son çayları içmeyecektik!

IMG_3821İşte bu, Saint Tropez’nin standart zengin yüzü.. Bu magazinel hayat bir yana, süregelen normal bir hayat da var özellikle sabahları henüz kaldırımlara bir turist düşmemişken rengini gösteren. Kentin bu yüzünü ise en iyi biz megayat şefleri biliriz. Günlük balık aldığım zaman kendim seçmek istediğim için bazı sabahlar tender’a atlayıp soluğu limandaki yerel (ve pahalı) balıkçıda alırım. Güney Fransa’da İtalyanca konuşmak, ingilizceden daha çok işinize yarar. Balıkçı da beni 5 senedir İtalyan sanıyor, hiç bozmuyorum. Buongiorno Belissima diye kocaman bir gülüşle beni karşılamasının sebebi gerçekten Belissima oluşum mu yoksa çok para bırakan bir megayat şefi oluşum mu onu henüz çözemedim ama, en iri balıklar, ıstakoz, karides ne istersem yükleyip oradan sıcacık baguette ekmekler ve çıtır croissant’lar satan Boulanger yani pastaneye giderim.

IMG_5310Balıkçının aksine, oradaki kız tatlı ama imalı bir ‘yine mi sen!’ bakışıyla karşılar beni çünkü herkes bir iki croissant alırken ben 100 croissant, 30 ekmek gibi rakamlarla alışveriş ettiğimden kızı epey meşgul etmekle kalmayıp küçücük kentin o saatte tek açık pastanesinde kuyruk oluşmasına neden oluyorum! Genelde teknede dondurulmuş stoğumdan pişirdiğim için bunu her gün yapmıyorum ama 2-4 günlük kısa yolculuklarda küçük kentlerin sabah ekmek ve croissant üretimini silip süpürdüğüm doğrudur.

İşte bu da Saint Tropez’nin sabah yüzü. Sokaklarda sadece dükkan sahipleri, klüplerin önlerinde gecenin şahidi boş alkol şişeleri, çöpçüler, temizlik elemanları ve belinde telsizi, elinde alışveriş arabasıyla biz megayat şefleri.

AYIN TARİFİ
TUNA TARTAR

Herkes annesinin sofrasından pek aşina olmadığı yemeğe ‘zordur bunu yapmak’ gözüyle bakar. Hele ki marketlerde bulunmayan ürünlerden yapılmışsa, o sadece restoranda yiyeceğiniz süslü bir yemek olarak kalır hayatınızda. Taze ton balığından yapılan tuna tartar da öyledir. Ne yazık ki Türkiye’nin en şık restoranlarında dahi adam gibi lezzetli bir tuna tartar yemedim. Kullanılan ton balığının zayıflığı desem değil, açıkçası içine balsamik mi basıyorlar, fazla sarımsak mı, tonun o müthiş doygun lezzeti yok oluyor! İşte gerçek bir tuna tartar tarifi. Süper basit!

  • 500 gr taze ton balığı (tonların çeşitlerini yazmam lazım size ama üzgünüm ki zaten Türkiye’de zor. Rengi koyu güzel bir şey olsun diyeyim)
  • 2 tatlı kaşığı dijon hardal
  • 2 çorba kaşığı taze limon suyu
  • 3-4 diş ezilmiş sarımsak
  • Bol zeytinyağı
  • 5-10 dal frenk soğanı, ince doğranmış
  • Tuz-karabiber

Çok zorlandım ölçü yazarken çünkü bu, benim hiç ölçü kullanmadan yaptığım bir tarif! Özetle, ton balığını minik küpler halinde doğrayarak geri kalan tüm malzemeyi karıştırıyoruz. Tadına bakın, daha fazla sarımsak isteyebilir, istemeyebilir. Püf noktası: Çok iyi kalite zeytinyağı! Hassas noktası: hardal ve limon suyuna dikkat, fazlası mahveder!

Afiyetle…

AYIN TEKNESİ
MAIN

IMG_3795Moda devi Giorgio Armani’nin 65 metre superyatı. Biz oradayken o da Saint Tropez marinada demirliydi. Beyaz kat kat düğün pastası gibi sıkıcı teknelerin yanında simsiyah ‘cool’ duruşuyla özel tasarım bir tekne oluşunu açıkça gösteriyor. Sadece iç tasarım değil, tamamını kendisi tasarlamış. Oldukça özel, ışıklandırması ve yaşam alanları epey sofistike ama sade ve kullanışlı alanlar yaratmış. Zaten Armani markasını da Basitlik, zarafet, konfor ve işlevsellik olarak tanımlıyor. Bu yatta çalışma şansı denk gelmedi (henüz) ama Milano’da ortağı olduğu Nobu Restaurant’ta çalışırken kendisine tabak hazırlamışlığım da vardı.